Sosyal Gastronomi

1903’te “farklı sosyal sınıfların masada birlikte yemek yemesi fikrine” dayanarak ortaya çıkan sosyal gastronomi, yüz sene sonraki yansıması ile bugün yapmak istediğimizi açıklayan bir tanım aynı zamanda. Hevsel Bahçesi markası, bir sosyal gastronomi girişimi olarak bölgedeki yüzlerce üreticinin ürününü Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan farklı sosyal ve ekonomik sınıflara mensup kadının mutfağında yemeğe dönüştüğüne şahit oluyor. Sadece ürünün kendisine değil, üreticinin elde ettiği gelirle ekonomik ve soysal olarak kalkınma sürecine de katkı sunmayı hedefliyor. Bu süreci tüketiciyle paylaşarak tüm tarafları aynı sofrada buluşturuyor ve gıdayı aracı kılarak gerçekleşen bu tanışma ile bireye, çevreye ve kültüre saygıyı temel alıyoruz.

Sosyal Gastronomi, sosyal eşitsizliği ele almak, beslenmeyi iyileştirmek ve insanları sosyal fayda için becerilerini kullanmaya teşvik etmek için çalışır. Sosyal değişim yaratmak için ekim ve hasattan yemek hazırlamaya, gıda atıklarından yararlanmaya kadar gıda üretim zincirinin tüm seviyelerini kapsar. Hevsel Bahçesi, sosyal eşitsizliği azaltmak için özellikle kadınların ekonomik ve sosyal kalkınmasını temel alarak, pazarlama alanında sıkıntı yaşayan, ata tohum ve temiz tarımla üretim yapan kadın üreticileri bulup, ürettiklerini ekonomiye kazandırma yoluyla sosyal fayda sağlıyor. Ekonomiye kazandırılan ürünler tohumdan ekimine, ekiminden hasadına kadar unutulmuş geleneksel yöntemlerle üretiliyor. Üretilen gıdalar, üreticilerin sahip olduğu becerilerle ürettikleri ürünün pazarda yer almasıyla sosyal ve ekonomik faydaya dönüşerek üreticilerin, yaşadıkları yerde kalmasını ve üretimin devamlılığını sağlıyor.

Özellikle 21. Yy ’ın en büyük sağlık sorunlarının beslenme temelli olduğu gerçeğini düşünürsek, bu yöntemlerin yaşatılması ile sadece ekonomik katkı sağlamakla yetinmeyerek ve kültür aktarımı da yaparak beslenmeyi iyileştirmeyi hedeflemekte. Üretilen ürünlerin doğru pazarı bulamaması ya da adil ücretle üreticiden alınmaması gibi sürdürülebilir üretimi engelleyen etkenleri ortadan kaldırarak hem temiz tarım ürünlerine ulaşmak noktasında sıkıntı yaşayan tüketiciye ulaşmak hem de üreticiyi desteklemek en büyük arzumuz. Zira şu anda, küresel gıda üretiminin üçte biri boşa harcanırken, 800 milyondan fazla insan kronik açlık içinde yaşıyor.

Dünyamız için sağlıklı bir gelecek yaratmaya çalışırken toplumlarımızı ve gıda politikalarını daha eşit ve her gelir grubundan insan için daha kapsayıcı hale getirme sorumluluğuna inanıyoruz.